9 Ağustos 2010 Pazartesi

CHECKLIST for THESIS OUTLINE

INTRODUCTION
Problemle ilgili alana giriş
Probleme giriş
Motivasyon - Bu problemi neden çözmek istiyoruz?
Problemin tanımı
Bu tezin katkısı - Çözüm önerimiz
Sonuç ve detaylara girmeden, teze ilişkin ön özet - Neler yapıldı?
Tezin geri kalanı hakkında kıas bilgi

BACKGROUND
Okuyucunun (bir bilgisayar mühendisinin) tezi anlayabilmesi için gerekli ön bilgi

LITERATURE SURVEY
Tezin hedef aldığı problemle ilgili olarak daha önce yapılmış çalışmalar
Değerlendirme - Bu çalışmalara rağmen hala neyin/nelerin eksik kalmış
olduğu; bu çalışmada bu eksiklerin ne ölçüde kapatılmasının hedeflendiği

PROPOSED SYSTEM/SOLUTION
Çözüm önerisinin arkasındaki düşünce/felsefe
Yaklaşım
Genel/Mimari tasarım
Detaylı tasarım

IMPLEMENTATION
Ortam, diller vb.
Kodun önemli bölümlerinde kullanılan yaklaşım ve algoritmalar

TESTING [Önceki başlıkla birleştirilebilir]
Test ortamı ve varsayımlar
Yapılan testlere ilişkin parametrelerin açıklanması
Test sonuçları
Sonuçların değerlendirilmesi
Mümkünse, önceki çalışmalarda bulunan sonuçlarla birleştirilmesi

CONCLUSION
Yapılan çalışmanın, özellikle alınan sonuçlara değinen kısa özeti
Çalışma ve elde edilen sonuçların pozitif ve negatif yönlerden tartışılması
Bu konuda ileride yapılabilecek çalışmalar

REFERENCES

APPENDICES
Yapılan çalışmalarla ilgili olup, metnin içine koymak için fazla uzun
veya detaylı olan liste vb. için
Kaynak kod listesi vermiyoruz; kaynak kodu gerekirse CD'ye yazıp, bir
appendix başlığı ile ekliyoruz/yapıştırıyoruz

Not:
Buradaki başlıklar bu şekilde bulunmak zorunda değil; bu liste aslında
bir OUTLINE değil, OUTLINE için CHECKLIST. Tezde, buradakinden daha az
veya daha fazla CHAPTER bulunabilir; ancak buradaki içeriğin kapsanması
beklenir.

----------------------------

Ayrıca, şu yazılara da bakılabilir:
http://bearspace.baylor.edu/Vince_Cronin/www/ThesisOutline.html
http://ai.kaist.ac.kr/Publication/Skeleton.html
http://www.sce.carleton.ca/faculty/chinneck/thesis.html

15 Temmuz 2010 Perşembe

Gezi gunlukleri - 1

Bu yazida, kadim dostum (ki 1/100 yuzyila dayanir) Serter ile ciktigimiz mini Avrupa turunda ilk duragimiz Amsterdam'dan ilk gun maceralarimiz ve izlenimlerimi bulacaksiniz.
Rahat ama sıkıcı bir ucusdan sonra havaalaninda "Merhaba, nasilsin?" diye karsilan

Nokia telefonumdan gönderildi

7 Ocak 2010 Perşembe

4 Ocak 2010 Pazartesi

Yöneticilerden İnciler

"Kim kime bu paraya futbolcu verir veya vermiştir. Açıklamalarım Galatasaray ile dalga geçmek içindi” Kayserispor Kulübü Basın Sözcüsü Yücel Şahin yerel bir televizyon kanalına bir kaç gün önce Türkiye'ye yaydığı asparagas haberin nereden çıktığını açıklıyor. Herhalde, "nasıl olsa yerel kanal sadece Kayserililer duyar, onlar da Galatasaray'ı küçük görmemden hoşlanırlar beni daha çok severler" diye düşünmüş olacak. Aksi halde bir yöneticiye hiç yakışmayan bu sözleri söylemezdi. Bu lafları edenin basın sözcüsü olması da ilginç. Sonuçta, belki kendisi dalgasını geçti ama halk arasında dalga geçilen takım Kayserispor oldu maalesef.

"Moritz'i 180 bin dolara aldık. Şu anda yıllık 200 bin dolara oynuyor. Türkiye'de uyum süreci iki seneyi buldu. Moritz şimdi Alex, Delgado gibi gerçek bir 10 numara olarak yerini aldı. Kendisine iyi bakarsa Avrupa'nın sayılı yıldızlarından olacak. Şu anda Moritz'i, Tabata ile takas etmem. Beşiktaş, Tabata'yı verip Moritz'i istese, vermem Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi kulüpler, amatör bir oyuncuya talip olsa, isimlerinden dolayı bu oyuncunun değeri artıyor, öyle alıştırmışlar. Belirli menajerlik sistemleri var. Onlardan uzak durduğunuz zaman fazla para ödemezseniz. Şu anda dünyada bonservis ödemeden alacağınız yıldızlar var. Üç büyükler bunları takip etse, hakikaten bonservis konusunda uğradıkları zarara uğramazlar. 8,5 milyon euro Tabata'ya vermezler. Zapatocny ve Sivok'a 4,5 milyon euro verildi, bu paralar verilmez. Takip etseniz, elinde bonservisi olan çok sporcu var. Fenerbahçeli Güiza 14 milyon euroluk oynamadı." Kasımpaşa Kulübü Futbol Şubesi Sorumlusu Mehmet Süha Sidal, futbolcuları Moritz'i ve onu buldukları için kendilerini överken 3 büyüklerin transfer politikasını eleştiriyor. Ayrıca, işe yaramayan ve devre arasında takımdan gönderdikleri diğer 6 yabancı oyuncuya da zaten para vermedikleri için zararlarının olmadığını savunuyor. Öncelikle kendisine "madem bu işi bu kadar iyi biliyorsunuz, neden Kasımpaşa şampiyonluk mücadelesi değil de ligde kalma mücadelesi veriyor?" diye sormak gerekiyor. Şampiyonluğa oynayan bir takım ya tutarsa diye transfer yapamaz. Aldığı her yabancı oyuncunun (en azından 6 tanesi) takımda direk oynayabilecek kalitede olmasına dikkat etmelidir. Bu esnada bazı oyuncular da ederlerinden daha fazla paralara transfer edilebiliyor tabi ama doğru olan yine de Mehmet Süha Sidal'ın yaklaşımı değildir.

3 Ocak 2010 Pazar

Avrupa'da Afrika Uluslar Kupası


10 - 31 Ocak arası Angola'da Afrika'nın en iyisi belli olacak. Kıtayı Avrupa'da temsil eden futbolcular da takımlarını bir süre yalnız bırakacak. Turnuvanın hangi ligleri ne kadar etkileyeceğini merak edip biraz araştırdım. Bu konuda en çok sızlanan (başta Chelsea olmak üzere) İngiliz takımları ama çok daha zor durumda kalan takımlar var.

29 Aralık 2009 Salı

Arda Liverpool'a Gider Mi?

Son bir kaç gündür Arda Turan Liverpool ile anılmaya başladı. Arda'nın da Liverpool'da oynamak isterim demesinden sonra İngiliz basınından da Benitez'e Arda'yı denemesi yönünde bir tavsiye geldi. Benitez de Galatasaray'ı arayıp, "Ben sizin bu Arda'yı beğendim. Bir iki maç da takım içerisinde denesem nasıl olur?" diyemeyeceği için, bonservisini almak zorunda. Peki alabilir mi?
Öncelikle Galatasaray cephesine bakalım. Arda'nın takımına saha içerisindeki katkısını tartışmaya gerek yok. Yalnız kendi oyunuyla değil, takım arkadaşlarının oyununa da, varlığı ile, önemli bir katkısı oluyor ki takımın kaptanlığını da kendisi yapıyor. Saha dışında da sempatik kişiliği ile takmının dış dünyaya açılan yüzü konumunda. Bu özelliğini güzel futboluyla birleştirerek birçok gencin örnek aldığı bir kişi oldu. Bence Galatasaray'da varlığı ile takımının taraftar sayısını da önemli ölçüde arttırıyor. Galatasaray icin bu kadar önemli bir oyuncunun sezon ortasında takımdan ayrılması, hiç, hiç, hiç kolay olmaz. Oldu da bu transfer gerçekleşti, ardından da şampiyon olunamaması sonrası oluşacak taraftar tepkisini düşünmek bile istemez sanıyorum, Galatasaray yönetimi. Belki Arda bu transfer isteğini, taraftara onların anlayacağı şekilde anlatabilirse (nasıl olur bilmiyorum ama bunu yapabilecek ilk kişi kendisidir) ve oldukça yüksek bir mebla önerilirse (mesela 30m avro) bir ihtimal bu transfer gerçekleşebilir.
Peki Liverpool Arda'yı alırsa nasıl olur? Kısaca süper olur. Öncelikle Liverpool'u sevmemiz için mantıklı bir sebebimiz olur. Bu Liverpool'da da rahat oynar. Su anda Liverpool 4-2-3-1 taktiği ile oynuyor. O 3 için alternatifler Gerard, Kuyt, Benayoun, Babel, Riera ve Voronin. Arada sırada da Rafa, Dossena ve Aurelio'yu da (ne akla hizmetse) orada kullanabiliyor. Bu ismler arasında Babel, Dossena ve Voronin'in Ocak döneminde ayrılacağı konuşuluyor. Gerard'ı ise yerinden etmek her babayiğidin harcı değil şu anda. Ama diğer iki posizyon için Arda en güçlü aday olur ve böylece ideal on birde kendine yer bulur. Gerard'ın oynamadığı maçlarda da onun posizyonunda oynaması en büyük ihtimal olan gene kendisi olur. Liverpool'un da kalitesini bir seviye arttırır ve ilk 4 iddiasını güçlendirir, ki bu sezon ilk 4'de kalmak çok önemli Liverpool için. Aksi takdirde Mascherano ve Torres'in büyük ihtimalle ayrılacakları, Gerard'ın bile lig şampiyonluğu görmek için daha iddialı bir takıma transfer olmak isteyeceği konuşuluyor. Maddi durumu pek iyi olmayan Liverpool da bu transferlere sıcak yaklaşabilir. Tabi aynı takım o kadar parayı Arda transferi için harcayabilir mi? Zor.
Özetle, umarım bu transfer gerçekleşir ama bence kısa dönemde pek olası değil.

28 Aralık 2009 Pazartesi

"Taçlar Ayakla Kullanılsın"

Size de oluyor mu bilmiyorum. Uzun yıllar aynı takımın başında olan Arsene Wenger, Alex Ferguson gibi isimlere (bir başkası de aklıma gelmedi) ve futbol görüşlerine ister istemez büyük saygı duyuyorum. Ama bazen onlar da garip, yanlış hatta utanmasam saçma diyeceğim açıklamalar yapabiliyorlar. Başlıktaki fikir de Arsene Wenger'in. Ana fikirde bir sorun yok ama gerekçesini şöyle açıklamış: "Bazı oyuncular çok uzun taç atışları yapabiliyorlar. Mesela, Stoke'da oynayan Rory Delap için taç atışı topa ayağıyla vurması gibi. Bu, biraz adil olmayan bir avantaj yaratıyor. Genellikle futbolda olmayan bir güç çeşidini kullanıyor. Hem kural değişirse, bence oyun daha da hızlanır."
Öncelikle, oyunun nasıl hızlanacağını hiç anlamadım. Özellikle de tehlikeli bölgedeki her serbest vuruşta baraj vs. için ne kadar zaman harcandığını düşününce.
Delap gibi oyuncuların taç atma kabiliyetiyle takımlarına faydalı olmalarını "haksız rekabet" olarak değerlendirmesi beni bayağı güldürdü. Ben Tony Pulis olsam ertesi gün şöyle bir açıklama yapardım: "Arsenal'li Fabregas gibi oyuncular düşündükleri pasları ve şutları çok kolay gerçekleştirebiliyorlar. Bu futbolcularda genellikle olmayan bir özellik ve bence takımlarına haksız avantaj sağlıyorlar."
Uzun taç atışlarındaki bence tek sıkıntı, taçdan ofsayt olmaması. Böyle olunca taçı atan takımın oyuncuları kaleye istedikleri kadar yaklaşabiliyorlar. Bunlarla beraber rakip defans da kaleye yaklaşıyor ve kale önünde büyük bir karambol oluşuyor. Belki bu ofsayt kuralı tekrar gözden geçirilebilir, zira düşününce pek de mantıklı gelmiyor.
Rory Delap'ın taç atışlarını görmemiş olanlar bu klibi izleyebilirler: